-*-*-*-HOŞ GELDİNİZ-*-*-*-*-
  FIKRALAR
 


                                                          AYI BU
Bir avcı, evine gelen misafirlerine eski bir ayı
postunu göstererek der ki: "Bu ayıyı Bolu ormanlarında vurmuştum."
Misafirlerden biri, bu palavraya inanmayıp sorar: "Nasıl olur? Bu kutup ayısıdır. Bolu'da
bulunmaz."
Avcı gülümseyerek cevap verir:
"Kardeşim ayı bu. Buranın kutup olmadığını, Bolu ormanları olduğunu nereden bilsin?"


                                                           ÖDÜL
Polis, köprü çıkışında çevirdiği aracın şoförünü tebrik etmiş:
-Kemer taktığınız için 50 milyon lira ile ödüllendirildiniz!.. Adam duruma
anlam vermeye çalışırken polis sormuş :
-Bu parayla ne yapmayı düşünüyorsunuz?.
Şoför gayet ciddi:
-Artık bir ehliyet alırım abi!
Yan koltukta oturan kadın atlamış:
-Dinleme bu herifi memur bey, içince hep böyle saçmalar!
Arka koltukta kestiren yolcu:
-Ben size çalıntı arabayla fazla uzağa gitmeden yakalanırız dememiş
miydim?
Ve bagajdan bir ses:
-Yunanistan sınırına mi geldik?

                                                          CAMCI
Kadının biri mutfağının camı kırıldığı için camcı çağırmış. Bir süre sonra
kapı çalmış. Kadın "kim o" diye sorduğunda kapıdaki adam:" camcı ulen " demiş.
Camcı içeri girip işine koyulmuş, kadın da başka bir odada TV izlemeye
başlamış. Bir süre sonra kapı tekrar çalmış. Kadın kapıya gidip "kim o" diye
sorduğunda tekrar "camcı ulen!" cevabini almış. Bunun üzerine "Camcı az önce
geldi demiş." Kapıdaki adam aynen şu cevabi vermiş: "Düştük ulen!"...
 
                                                   CAN SIKINTISI
Sol gözü takma olan adam otobüse binmişti. Otobüs kalabalık hava sıcaktı. Bir
süre sonra sıcaktan bunalan, terleyen ve canı sıkılan adam, takma gözünü
çıkardı, havaya atıp tutmaya başladı.
Durumun biraz sonra farkına varan yanında oturanlar dehşetle irkildiler :
-Ne oluyor yahu!...
Adam gayet sakin gözü atıp tutmaya devam ederek cevap verdi :
-Hiç, burada canım sıkıldı da ön taraflarda yer var mı diye bakıyordum!...

                                                     ÇORAPLAR
Ayakları çok fena kokardı. Bir gün bir arkadaşına birlikte tiyatroya gitmelerini teklif etti.
- Hay hay, dedi arkadaşı. Ama eve git, ayaklarını yıka ve temiz bir çorap giy. Söz mü?
Tiyatroya gittiler. Yerlerine oturdular. Aradan beş on dakika geçmeden etrafındakiler mendillerini burunlarına götürmeye başladı.
- Hani söz vermiştin, dedi arkadaşı.
- Vallahi değiştirdim, dedi.
İnanmazsın diye kirlileri de cebime koydum.Al... 

                                                     DAMATLIK
Anne küçük kızına anlatıyordu.
"Bak kızım, gelinler en mutlu günleri olduğu için nikahta beyaz giyerler."
Küçük kız bir an düşündü.
"Yaa... Şimdi damatların neden siyah giydiklerini daha iyi anlıyorum..."

                                                      DEĞMEZ
Şehirli tavuk ile köylü tavuk gezerken, bir vitrinde iri ve beyaz yumurtalar gördüler.
Şehirli, gururla yanındakine döndü:
- "Görüyor musun; bunları ben yumurtladım, tanesi otuz bin liraya satılıyor."
Az ilerdeki vitrinde daha büyük ve sarı kabuklu yumurtalar görünce köylü tavuk arkadaşını dürttü:
- "Bak bunlar da benim yumurtalarım; kırk bin liraya satılıyor!"
Şehirli tavuk altta kalmadı:
- "Valla şekerim istesem ben de böyle büyük yumurtlayabilirim ama bizim horoz bey, onbin lira için bir tarafını yırtmaya değmez diyor!"

                                                                   DEVE
Bir adam yeni deve almış deveye binmiş deve oh deyince yürüyor oh oh deyince koşuyormuş çüş deyince duruyormuş.
Adam deveye binmiş oh demiş deve yürümüş adam oh oh demiş deve koşmaya başlamış. adam ilerideki uçurumu görünce ne yapacağını şaşırmış. tam düşecekleri an adam çüş demiş deve durmuş. adam korkudan cebindeki peçeteyi çıkarıp:
oh demiş

                                                            EKSİK PARA
Küçük Ahmet, bakkala öfkeyle sordu:
- Neden hep küçük yumurta veriyorsun?
- Taşıması , kolay olur da ondan.
Ahmet eksik para verip yumurtaları alıp giderken bakkal seslendi:
- Ama sen eksik para verdin.
Küçük çocuk arkasına dönüp gülerek: " Sayması kolay olur da ondan!..”

                                                              EV İŞİ
Vurdumduymaz bir adamın evi yanmış. Komşusu koşarak yanına gelmiş.
" Koş efendi, evin yanıyor. "
Adam sakince cevap vermiş :
"Ev işlerine karım bakıyor."
 
                                                  GÖRGÜ KURALLARI
Babası oğluna görgü kuralarını öğretiyordu :
"Örneğin oğlum, bir eve gittik. Onları yemek yerken gördük, ilk sözümüz ne olmalı?
"Afiyet olsun" der oğlu. Baba;
"Peki neden bu söylenir?" deyince oğlu ;
"Neden olacak, buyurun desinler diye." der.

                                                     HEPSİ BU KADAR MI?
Küçük Aylin'e teyzesi bir lira vermisti. Kücük kız bir şey demeden parayı cebine attı. Bunun üzerine annesi söze karıştı.
-Aylin, teyzene ne demen lazım? Aylin cevap vermedi. Anne bunun uzerine yardım etmek istedi.
-Baban bana para verdiği zaman ben ne diyorum? Birden gözleri parlayan Aylin :
-Hepsi bu kadar mı? diye atıldı.

                                                              İNEK
İki kafadar bir ineği arabanın arkasına bağlıyıp köyden şehire götürüyorlarmış.araba hızlandıkça inekte hızlanıyormuş.bunu gören şöför son sürat gitmeye başlamış.birazdan inek dili bir karış dışarıda sağa sola gitmeye başlamış.şöför:ula hüso galiba senin inek öli.hüso arkasına baktıktan sonra
yok ula seni geçecek sinyal veri...

                                                            KARIŞIK
Mehmet Bey köpeğinin tasmasından tutmuş yolda giderken, hoşlanmadığı bir komşusuyla karşılaştı. Komşu sordu:
- Bu eşekle nereye gidiyorsun?
- Yahu bu köpek be, diye tersledi Mehmet Bey. Köpekle eşeği birbirinden ayıramıyor musun?
Komşu aldırışsız:
- Ben köpekle konuşuyorum. Sen ne diye söze karışıyorsun?

                                                            KAYSERİLİ
Oğlu, Kayseriliden para istedi:
- "Baba 500 bin lira verir misin?" Kayserili :
- "400 bin mi? Naapcan lan 300 bini. 200 bin neyine yetmiyor. Al sana 100 bin yeter." der ve çıkartıp 50 bin lira verir.
Bunun üzerine oğlu pişkin pişkin güler:

- "Baba bana zaten 50 bin lira lazımdı." Kayserili :

- "Bak kerataya, sahte para vermesem kazıklayacaktı beni.."

                                                           KONSER
Ünlü bir sopranonun konserine giden baba oğul ilgiyle konseri dinliyorlardı. Bir ara çocuk merakla babasına sordu:
"Baba, öndeki amca elindeki sopayla niye kadını korkutuyor ?" Baba;
"Korkutmuyor oğlum, yönetiyor!"
"Eee, peki o zaman kadın niye avaz avaz bağırıyor "

                                                    KUYUMCU İLE KÖYLÜ
İstanbul’un taşı toprağı altındır diyerek memleketinden kalkıp gelen bir köylü, kuyumcu dükkanının vitrinini hayran hayran inceliyormuş. Kuyumcu köylünün kıyafetinden dolayı birazda aşağılayarak: "Ne bakıyorsun öyle hemşerim?" demiş. "Hiç... Sizin dükkanda ne sattığınızı merak ettim." Adam alay edercesine cevap verir: "Biz eşek kafası satıyoruz."
Adam: "Allah versin... İşleriniz iyi gidiyora benziyor."
Kuyumcu: "Nereden bildin iyi gittiğini",
Adam: "Baksana, koskoca dükkanda seninkinden başka kalmamış da ondan!"

                                                        MATEMATİK
İki Matematikçi, aralarında mesleklerinin ne kadar önemli olduğunu konuşuyorlar. Sonra içlerinden biri diğerine dert yanıyor:
"Ah azizim ah! Matematiğe yeterince önem verilmiyor. Aslında konuya devlet el atmalı ve Matematik bilmeyenlerden vergi toplanmalı.
Diğeri cevap veriyor:
"sayısal loto da bu işe yarıyor zaten..."

                                                      MESLEK SIRRI
Komiser sorar:
- Temel, köpekleri atlatıp, kümesten tavuğu nasıl çaldın?
- Komiserüm, onu söylemem, meslek sırrıdır!
- Ama ben söyletmesini bilirim!
- O da sizin meslek sırrunuzdur!

NASİHAT
Kadıncağız kapının önündeki küçük dilenciye nasihat verdi:
-Evladım niçin okula gitmiyorsun da burada dileniyorsun.
-Gittim teyze, gittim ama çok az para verdiler.

                                                              OTEL
Adamın biri otele gelir:
-- Burada bír gece kalmak istiyorum. Fakat oda istemiyorum.
-- Oda istemiyor musunuz?
-- Hayır ben uyur gezerim. Uzun bir koridorunuz varsa, mesele yoktur. Sabaha kadar dolaşır dururum.

                                                            PİLAV
Acıkmış olarak eve dönen Mehmet annesine,
"Akşama ne var?" diye sorunca, annesi;
"Saymakla bitmez oğlum" dedi. Mehmet;
"Güzel, nelermiş bunlar?" deyince, annesi gülümseyerek,
"Pirinç pilavı!" dedi.

                                                            RESİM
Leyla, ağacın altına oturmuş resim yapıyordu.Babası kızın elindeki bomboş kağıdı görünce sordu :
-Leyla, ne resmi yapıyorsun bakayım?
-Çimenlikte bir keçi resmi.
-Çimenler nerede?
-Keçi hepsini yedi.
-Ya keçi?...
-Yiyecek birşey kalmayınca o da gitti.

                                        SENDEN HIZLI KOŞSAM YETER !
Bir Amerikalı ile Japon safari'ye çıkmışlar. Her ikisi de son teknolojik
silahları da birbirlerine nazire yapmak için yanlarına almışlar. Derken uzakta
bir aslan görünmüş. Amerikalı lazer tüfeğini doğrultmuş ve aslana ateş etmiş.
Ama karavana. Hemen Japon uydudan yönlendirmeli tüfeğini doğrultup ateş etmiş.Fakat o da karavana. Aslan bizimkileri fark edince üzerlerine doğru gelmeye başlamış. Amerikalı bir yudum viski içip acı sonu beklemeye başlamış. Japon hemen botlarını çıkarıp spor ayakkabılarını giymeye başlamış. Amerikalı sormuş :
-Ne o, aslandan hızlı mı koşacaksın ?
-Yoo, senden hızlı koşsam yeter.
 
                                                     SİGARA
75 yaşlarında bir dede doktora gider, 3 ay önce muayene ettiği hastayı görünce doktor sevinir ve sorar. "Dede nasılsın ciğerlerin nasıl". "Pek iyi değil oğlum" der yaşlı dede. Bunun üzerine doktor dedeyi muayene eder ve sorar: "dede ben sana 3 paketten fazla sigara içme demedim`mi ? Bunun üzerine dede der ki
-"dediğin gibi üç paketin fazla içmiyorum fakat bu yastan sonra sigaraya başlamakta zor oldu yani" !

                                                          SPİKER SINAVI
-Hayrola nereden?
-Be be ben mi?Rad rad radyodan geliyorum...
-Ne vardı radyoda?
-Spi spi spi spiker sı sı sı sınavı vardı da...
-Eeee, ne oldu?
-Bı bı bı bırak yahu?Kı kı kıravat tak tak takmadık diye almadılar.
 
                                                           TAVUKLAR
Hasan Amca karısına şikayet ediyordu:
- "Komşunun tavukları bizim salatalıkları berbat etmişler yahu. Adama duvardaki oyuğu tamir ettirmesini kaç kere söylemiştim"
Karısı. "sen o işi bana bırak" dedi.
Gerçektende Hasan Amca ertesi gün duvarın onarıldığını görüp karısına sordu:
- "Nasıl becerdin bu işi"
- "Çok basit. Bakkaldan aldığım iki adet yumurtayı salatalıkların arasına sakladım. Komşu bahçeye doğru bakarken de o yumurtaları oradan aldım."

                                                                TAZE
 
Pazarda bir balıkçı bağırır:
-Canlı balık,canlı balık!
Ermeni yaşlı bir kadın yaklaşır ve kendi aksanıyla sorar:
-Evladim,baliklar tazedir?
-Canlı balık,canlı balık!
-Evladim, balikler tazedir?
-Teyze canlı diyoruz ya işte!
-A evladim,ben de canliyım,ama taze miyim şimdi?

                                                             TELGRAF  
 
Avukat, müvekkillerinden birine telgraf çekti:
"Kayınvalideniz dün gece öldü. Gömülmesini mi, mumyalanmasını mı, yoksa yakılmasını mı sağlayalım?"
Ertesi gün cevap geldi:
"Emin olmak isterim. Her üçü de yapılsın."
 
                                                           TUHAFİYECİ  
 
Tuhafiyeci dükkanından geçimini sağlayabiliyor, bir köşede üç beş kuruş da biriktirebiliyordu. Günün birinde sağındaki dükkan boşaldı, derken orası da tuhafiyeci oldu. Sonra solunda bir tuhafiyeci daha... Rekabet başladı, işleri kötüye gitti. Ama sonunda bir çözüm yolu buldu:
Sağındaki komşusu, dükkanının üzerine, gerçek ucuzluk burada yazdırmıştı. Solundaki, en büyük tuhafiye mağazası, yazılı bir bez asmıştı. Bizimki, ikisinin ortasına şu yazıyı koydurdu:
Mağazaya buradan girilir...
 
                                                          TUTUKLAYIN  
 
- Komiser bey, beni tutuklayın. Karıma beş el ateş ettim.
- Öldü mü?
- Hayır, hiçbiri isabet etmedi.
- Öyleyse neden tutuklanmayı istiyorsun?
- Karım beni arıyor da...
 
                                                      UYANIK GAZETECİ  
 
Kaza yerinin etrafını polis kordonu ve meraklı bir kalabalık çevirmiştir.Gazetesine iyi bir haber yetiştirmek isteyen muhabir,çemberleri aşamayınca bir kurnazlık düşünerek seslenir:
-Yol verin!Yol verin!Ben kaza kurbanının oğluyum!
Yol verirler,muhabir yaklaşır.Bir de bakar ki;arabanın önünde bir eşek cansız yatmaktadır.
 
                                                         VEREMEM!  
 
İki fakir konuşurken biri öbürüne sorar:
- Arkadaş mesela, senin iki araban olsa birini bana verir misin?..
- Tabii veririm.
- Ya iki evin olsa, birini bana verir misin?
- Tabii ki.
- İki horozun olsa birini bana verir misin?
- Hayır, veremem.
- Peki niye veremezsin?
- Var da onun için veremem.
 
                                                         YANGIN  
 
Adamın birinin evinde yangın çıkmış. Komşuları yardıma koşmayıp olayı seyretmeye başlayınca iş başa düşmüş. İlk önce oğlunu yangının içerisinden çıkarıp dışarda beklemesini söylemiş. Dalmış tekrar duman ve ateşin içerisine, kızını çıkartmış dışarıya. Sonra karısını, sonra köpeği ve kedisini. Daha sonra dışarı hiçbir şey getirmeden 3 kere daha içeri girmiş çıkmış. Onu seyreden komsularından biri sormuş :
-Niçin yanan eve girip çıkıyorsun. Dışarı hiç bir şey getirmiyorsun?, diye.
-Kayinvalidem içeride!, demiş, adam. Arada bir girip çeviriyorum..!
 
                                                    YANLIŞ MESAJ  
 
Adamın biri yeni ulaştığı otele kaydını yaptırır.
Odasına girdiğinde masada bir bilgisayar görür ve karısına e-mail atmaya karar verir.
Fakat yazdığı mesajı farkında olmadan YANLIŞ bir
ADRES'e gönderir.
Tam bu sırada farklı bir yerde kadın kocasının cenaze töreninden evine yeni dönmüştür ve bilgisayardaki maili görür,arkadaşlarından geldiğini düşündüğü maili okuyunca olduğu yere yığılıp kalır..

Odaya giren annesi yerde yatan kızını ve ekrandaki mesajı görür;

> > KİME: Sevgili karıma
> > KONU: Yeni ulaştım
> > Tarih: 16 Mayıs 2004

Benden haber aldığına şaşıracağından eminim.Burada
bilgisayar var ve sevdiklerimize e-mail gönderebiliyoruz. Buraya yeni ulaştım ve kaydımı yaptırdım. Herşey yarın senin buraya geleceğini düşünülerek hazırlanmış.
Seninle buluşmayı dört gözle bekliyorum. Umarım sende benim gibi sorunsuz bir yolculuk geçirirsin.
NOT: Burası çok sıcak ...
 
                                                             YARDIM  
 
Küçük manav çırağı, ufak el arabasına kavun yüklemiş, yokuştan güçlükle çıkıyordu.Yoldan geçen bir adam, çırağa yardım, edip, arabayı, yokuşun öte başına çıkardılar.Adamcağız yüzündeki terleri silerek sordu :
-Senin ustan nasıl adam böyle?Hiç bu kadar kavun yükletilir mi?!...Ben bunu götüremem demedim mi?
-Dedim ama...
-Aması ne?...
-Elbet bir budala çıkar, sana yardım eder, dedi!..
 
                                                             YAŞLI KIZILDERELİ  
İki arkadaş tren istasyonundan geçerken istasyonun bir köşesinde oturmuş yaşlı bir kızıldereli görürler. Biri diğerine "Şu gördüğün kızıldereli çok zekidir hiç bir şeyi unutmaz"
Kızıldereliyi ilk kez gören ise "Şimdi anlarız" der ve kızılderelinin yanına yaklaşıp "10 yıl önce bu gün sabah kahvaltısında ne yemiştin" der. Kızılderili adamın yüzüne bile bakmadan "Yumurta" der. Aradan 10 yıl geçer ve soruyu soran kişi yine tesadüfen aynı tren istasyonundan geçer ve aynı kızıldereliyi görür.Kızıldereli aynen 10 yıl önce oturdugu yerde oturuyordur.Yanına yaklaşıp sorar: "Nasıldı? "Kızılderili hiç düşünmeden cevaplar"Rafadan!"
  
                                                               CENAZE
Nasreddin Hoca’ya sormuşlar:
’Hocam, cenaze töreninde bir tabutun neresinde gitmek gerekir.’
Nasreddin Hoca da soruyu sorana şöyle der:
’İçinde gitme de, neresinde gidersen git.’

                                                                  KAZI
Hoca yer altına ahır yapmaya karar vermiş. Toprağı kaza kaza komşunun ahırına girmiş. Bir sürü öküz görünce koşa koşa karısına gitmiş:
- Hanım, hanım! diye bağırmış.
Müjdemi isterim. Eski zamanlardan kalma bir ahır dolusu öküz buldum..
 
                                                              ŞEMSİYE
Susuzluktan kıvranan bir köy halkı, nefesi kuvvetli, "Bir dua etti mi gökten rahmet boşalıyor" diye namı yürüyen kasabadaki hocaya haber salıp getirmişler. O gece hoca efendi, bir güzel ağırlanmış, yedirilmiş, içirilmiş sabah namazından sonra hep birlikte yağmur duasına çıkılmış Hoca dua etmiş, köylü ellerini açıp amin demiş, dua bitmiş, köye dönüyorlar, onlar yağmur beklerken hava açmış, pırıl pırıl güneş... Köye yaklaşırken,homurtular başlamış:
-Ne biçim hoca bu yahu? -Hani bir okuyacak bir üfleyecek, gök gürleyecek yağmur yağacaktı...
-Güya karşı köye gitmiş, daha ellerini açıp duaya başlarken, gökten rahmet boşanıvermiş... Sonunda muhtar hocanın yakasına yapışmış:
-Hani hoca yağmur yağacaktı ne oldu? Hoca dönmüş:
-Size yağmur yağmaz!
-Niye yağmasın? Hocaysa hoca, duaysa dua, daha ne istiyorsun?
-Siz bana güvenmediniz!
-Ne demek güvenmedik? Güvenmesek kasabadan alır buraya getirir miydik? Aldık, getirdik, paranı peşin verdik, sen dua ettin, biz amin dedik, daha nasıl güveneceğiz?
-Siz yalnız bana değil, töğbe estağfurullah, Allah'a da güvenmediniz... Sizin kalbiniz bozuk! Köylü hep birden itiraz etmiş:
-Haşa sümme haşa, nereden çıkarıyorsun bu lafları? Hoca efendi elindeki şemsiyeyi göstermiş:
-Bre zındıklar eğer güvenseydiniz, hepiniz yağmur yağacak diye şemsiyelerinizi yanınıza alırdınız. Hani nerede şemsiyeniz? Bir ben güvendim, şemsiyemi aldım o da yetmedi!...

                                        AYNI YAŞTA TEĞİL MİDUR?
Temel yaşlanmış ve sol ayağı devamlı ağrımaya başlamıştır. Ağrılara dayanamayan Temel günün birinde doktora gitmiş :
-Eyi çünler toktor pey.
-Buyrun size nasıl yardımcı olabilirim.
-Pir şiçayetum vardur.
-Anlatın sizi dinliyorum.
-Haçan pubenim sol ayağım tevamli olarak ağrımaktadır.
Temeli kısa bir süre inceleyen doktor teşhisini koyar.
-Efendim sizin sorununuz yaşlılıktan meydana gelmektedir. Yani ayağınızda romatizma vardır. Doktorun bu teşhisini duyan Temel :
-Ula toktor pey madem öyle diyeysunuz ama penum sağ ayağım hiç ağrımıyor o da öbür ayağımla aynı yaşta teğil midur.?????

                                                                  HAP
Suna'nın başı ağrıyordu. Doktor çağırdılar. Doktor hap vererek dedi ki:
- Bu hap şimdi senin baş ağrını geçirir. Peki onu kolay yutabilecek misin?
Kolay yutmasına yutarımda, hap mideme girdikten sonra başıma giden yolu nereden bulacak?

                                                        KOKLA BIRAK
Adamın biri dahiliye uzmanına gitmiş. Doktor hastayı soymuş. Sırtına dinleme aletini dayamış ve :
-Nefes al, bırak, nefes al, bırak, diyerek muayeneyi tamamlamış. Hasta muayene ücretini çıkarmış ve doktorun burnuna uzatmış .
-Kokla bırak, kokla bırak.

                                                           NEYİ ?
Adam doktorun karşısındaki koltuğa oturdu.
- Durum çok kötü doktor bey, bir dakika önce olan herşeyi unutuveriyorum.
- Peki niçin hatırlamaya çalışmıyorsun.
- Neyi?

                                                         TAHLİL
Doktor, hastasına o güne dek yaptığı tahlillerin sonuçlarını açıklayacak;
"Size bir kötü, bir de daha kötü haberim var. Önce kötü haberi vereyim. Test sonuçlarına göre 24 saatlik ömrünüz kalmış." deyince adam yıkılır,
"Hayır, olamaz. Buna inanamıyorum: Fakat bundan daha kötü haber nasıl olabilir? "deyince hasta, doktorun yanıtı kısa olur;
"Dünden beri size ulaşmaya çalışıyorum."
 

              ARKADAŞLAR LÜTFEN GÜLMEYE DEVAM EDİN

 
  Bugün 26085 ziyaretçikişi burdaydı!

 
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol